Aşure, Hicri takvime göre Muharrem ayının onuncu günü yapılan tatlı. İslami inanca göre Muharrem ayının onuncu günü Nuh, Büyük Tufan'dan sonra karaya ayak bastığında elinde kalan son malzemelerle bu tatlıyı yapmıştır.Tatlının ismi, Arapçada onuncu anlamına gelmektedir. Aşurenin belirli bir tarifi yoktur. Bölgeler arasında farklıklar gösterir.Geleneksel olarak en az yedi maddeden oluşması gerektiği söylenir. Bazıları adından dolayı 10 madde ile yapılması gerektiğini söyler. Aleviler ise hep on iki madde kullanarak aşure yapar.Temel olarak su, buğday, nohut, toz şeker, fasulye, pirinç kullanılarak yapılır. Süsleme amacı ile ceviz, çam fıstığı, badem, nar, susam ve tarçın gibi kuruyemiş, meyve ve baharatlar kullanılır. Tarifi hiçbir hayvansal ürün içermemesi itibariyle vegandır.Aşure Türkiye'nin mutfak geleneğinin yanı sıra çevredeki ülkelerin çoğunda, Hristiyan ve Yahudi kültürlerin bir parçası olarak da çeşitli isimler altında hazırlanmaktadır.Ermeni ve Rum kültüründe de vardır. Ermeniler, 6 Ocak'ta anuş abur yaparken; Rumlar, buğday, kuru üzüm ve bal ile yaptıkları kolivayı kilise kapısında dağıtıp ortasına bir mum diktikleri bir tabakla mezarın başına yerleştirmektedirler. Alevi kültüründe, Kerbela Savaşı'nda Hüseyin'in öldürüldüğü günde aşure pişirilmesi ile aşurenin hiçbir hayvansal ürün içermemesi arasında bağlantı kurulur ve şiddetin genel olarak protesto edildiği ifade edilir. Aleviler, her sene aşurelerini pişirip konu komşu ile paylaştıkları Muharrem ayında on iki gün boyunca etin tüketilmediği bir oruç tutarak öldürmenin her türlüsünün şiddet olduğunu idrak ederler.
Türkiye