Hiç bir ağaç, insanlık tarafından zeytin ağacı kadar kutsî kabul edilmemiş, hiç bir ağacın üstüne bu kadar çok efsane yaratılmamıştır. "Refahın ve bolluğun sembolü”, “Ağaçların kralı”, “Bereket ve barışın simgesi”, “Bilgelik ve zaferin işareti", “Ölümsüzlük” “Arınma ve Kutsanma” “Güzellik iksiri” Bu kutsal ağaç tüm mitolojilerde ölümsüzlüğün simgesidir. Bugün Anadolu'nun Ege kıyılarını ziyaret eden yolcu, Homeros'unda gölgesinde oturduğu zeytin ağaçlarının altında dinlenebilir ve bu yaşlı bilge ağacın kulağına şöyle fısıldadığını duyabilir: "Herkese aidim ve kimseye ait değilim, siz gelmeden öncede buradaydım, siz gittikten sonrada burada olacağım." Gerçekten de öyle oldu. Zeytin ağacı tarih boyunca gölgesiyle, odunuyla, meyvesiyle ve eşsiz yağıyla; toplumlara, insanlara hayat ve güç veren bir meta oldu. Zeytinin bunca efsanevî hikâyelerine ve zeytinyağının saflığına, iyiliğine, iyileştiriciliğine olan inancıyla 2010 yılında Cemile Hanım titizlikle bahçemizin fidanlarını dikti. Cemile Hanım'ın ömrü, ne yazık ki diktiği bu fidanların büyüdüğünü görmeye vefa etmedi. Cemile Hanım’ın oğulları olarak annemizin hatırasını ve üçüncü kardeşimiz olarak kabul ettiğimiz zeytinliği yaşatmak için fidanların bakımını üstlendik. Bugüne kadar yalnızca bahçeyi ayakta tutma odaklı çalışmalarımız, fidanlarımızın olgunlaşmasıyla birlikte başka bir boyut kazandı. Annemizin bize mirası ve vasiyeti olan; iyiliği paylaşma misyonuyla butik bir marka oluştururak zeytinyağının iyiliğini, saflığını ve sadeliğini sizlerle paylaşmak için Cemile Hanım Zeytinyağı'nı yalnızca bir sipariş uzağınıza getirdik.