Yıl 1930. Hazımdar ailesinden Ahmet Önkol Çalışkanlığı, dürüstlüğü ve yardımseverliği ile yörenin sevilen, örnek bir insanıdır. Herkesin bizim oğlan diye benimsediği genç Ahmet durup dinlenmeden incir ağacı diker, zeytin ağacı diker. Kendi yerlerine komşularının yerlerine taş duvardan kuyular açar, taş evler yapar. Tarla sınırlarına, boş bulduğu her yere çeşit çeşit meyve ağaçları diker. Canı gibi sevdiği atı ile başında fötr şapkası ile dağ bayır koşturur. Yazın incir bahçesine göçer, kışın köyüne. Ahmet Oğlan zamanla herkesin Ahmet Amcası olur. Eşi Atike hanım ve çocukları hep beraber sabah gün doğumu çalışmaya başlayıp, akşam gün batımına kadar çalışırlar. Tavuk, inek ve manda beslerler, domates, biber, patlıcan, börülce her şeyi yetiştirirler. Kendi zeytinyağlarını da kendileri elde ederler. Yaşadıkları evin arka bahçesinde büyük bir taş değirmenleri vardır. Üzerinde İnsan gücüyle dönen konik yuvarlak bir taş durur. Ahmet Amca bu konik silindir taşı küçük bir çekiçle kocaman bir kayadan yonta yonta yapmıştır. Kış gelip zeytinler toplanmaya başlayınca taş değirmen gıcır gıcır dönmeye başlar. Havanın açık ve güzel olduğu günler yaşlılar evde çoluk çocuk bakar, yemek yapar. Gençler teyzeler dayı ve amcalar zeytin toplamaya gider. Havanın yağmurlu ve çok soğuk olduğu günler zeytin sıkılır. Bütün mahallenin zeytini sırayla ve imece usulü Ahmet Amca’nın değirmeninde sıkılır. Bahçelerden toplanıp gelen zeytinler bu değirmenin üzerine dökülüp yayılır. Zeytin sıkılacağı gün çoluk çocuk, konu komşu herkes evin avlusunda sundurmanın altında toplanır. Kovalamaca oynar gibi neşe içinde değirmenin üzerindeki yuvarlak taşı çevirirler. Değirmenin üzerine dökülüp yayılan zeytinler taş döndükçe ezilip parçalanıp hamur haline gelir. Hamur haline gelen zeytinler taştan oyulmuş kurnanın içindeki çuvala aktarılır. Çuvalın içindeki zeytin hamuru kurna içinde çıplak ayaklı teyzeler, ablalar tarafından sıkılırken bakır kazanda odun ateşinde su ısıtılır. Sıcak su kurutulmuş uzun saplı bir su kabağı yani susak ile alınıp ara ara çuvalın içerisine ilave edilir. Susağın sapı sıcak sudan elleri korur ama ayakları yakar. Çuvalın içindeki Zeytin hamuru sıcak suda çiğnenmeye devam edilirken hamurun içindeki zeytinyağı sıcak su ile eriyip yağ kazanına parmak gibi akmaya devam eder. Kazanın üstü altın gibi yağ parlar. Kazanın altında zeytinin kızıl suyu birikir, üstünde sudan daha hafif olduğu için zeytinyağı birikir. Zeytinyağı kazanın üstünde biriktikçe ninelerin yüzleri güler, ellerini yüzlerine sürüp şükrederler. Koşuşturmaktan karınları acıkanlar kuru inciri ortasından ikiye ayırıp, mis gibi kokan zeytinyağına bandıra bandıra karınlarını doyururlar. Hayatları çok canlı, çok güzel ve doğaldır. Bizim oğlan dedikleri genç Ahmet, zamanla Ahmet amca olur, çocukları olur, torunları olur Ahmet dede olur. Büyük torun, Ahmet dede ile birlikte daha uzun zaman geçirme şansına sahip olur, kışları okur yazları ailesinin yanında çalışır. Ahmet Dede aramızdan ayrılınca büyük torun yazları Halil Dedesine yardım etmeye başlar. En çok maydanoz olmak üzere her türlü sebzeyi yetiştirirler. Halil Dede yaşlanınca bakkal açar. Bu arada büyük torun okulunu bitirir. Eczacı olur. Eczane açar. Onu en çok eczanede yaptığı ilaçlar mutlu eder. Yokluğu ve yoksulluğu çok iyi bilir. Üretmeyi ve üretmenin zorluğunu çok iyi bilir. Ama üretmeyi sever. Dedelerinin ikisi de zamanında üreticilik yapmış kendi hallerinde, her üretici gibi birer isimsiz kahramandır. Zamanla çok şey değişir, her tarafa zeytin fidanı dikilir. Zeytin ağacı sayısı artar. İhtiyaçlar değişmeye başlar. Zeytin üreticisinin fabrikalara ihtiyacı artmıştır. Hem zeytinlerini sıktıracak, hem de ürünlerini değerlendirecek ve pazarlayacak yatırımcılara ihtiyacı vardır. Büyük torun komşusuyla birlikte modern bir zeytinyağı fabrikası kurmaya karar verir. Komşusunun vazgeçmesi üzerine tek başına yoluna devam eder. Fabrikaya ihtiyacı olan bölgede uygun yer aramaya başlar. Sonunda Yenice’den Koreli Kamil Amca‘nın ve çevrenin yardımlarıyla Almanyalı Hilmi Amca’nın yerini bulurlar. Hilmi Amca önce yerini satmak istemez. Daha sonra köyümüze fabrika yapılacak diye yerini satmaya rıza gösterir. Hepsi nur içinde yatsın. Planladığımız hedef bölge fabrikası olmak ve Türkiye’nin en çok zeytin ağacının bulunduğu Aydın ilinin büyük bir kısmına hitap edebilmektir. Yatırım yapacağımız yer doğup, büyüdüğümüz ve yaşadığımız yerlere yakın, Aydın dağlarının yamaçları Nazilli, Kuyucak ve Sultanhisar ile Yenipazar’dan devam eden, Karıncalı dağlarının iki yamacına yerleşmiş Bozdoğan ve Karacasu havzasında bir tarafı kemer barajına uzanan, bir tarafı Aphrodisias gibi antik bir kenti de içine alan çok zengin, çok büyük ve çok kıymetli bir vadidir. ALTINVADİ. ALTINVADİ ve GOLDEN VALLEY markalarını tescil ettirip yola çıktığımız tarih 1999 dur. ÇED raporumuzu alarak Temelden modern bir fabrika kurup, ruhsatımızı alarak zeytin sıkma işimize başladığımız tarih ekim 1999 dur. ALTINVADİ ZEYTİNYAĞI FABRİKASI o zamandan beri bölgenin umudu ve örnek yüzü olmaya devam etmektedir. 10.000 metrekare alan üzerine kurduğumuz fabrikamız 2006 yılında kapasite artırımı ile ek binalarına kavuşmuş, kapalı alanını 2.000 m2’ye yarı kapalı alanını 3.000 m2 ye çıkarmıştır.Fabrikamız 120 ton/gün zeytin sıkma kapasitesine sahip olup toplamda 10.000 m2 arazi üzerinde hizmet vermeye devam etmektedir. 3 adet dolum hattı ile yurtiçi ve yurtdışı pazarlara ürün gönderen fabrikamız 250 ml. den 18 litreye kadar her türlü cam şişe, pet ve tenekeye zeytinyağı dolum yapabilmektedir. Cam şişe dolum kapasitemiz saatte 2500 adet şişedir. ALTINVADİ MARKASI ile KÜP YAĞ SAN. VE TİC. A.Ş. firması adı altında faaliyetimiz tüm heyecanıyla devam etmektedir. Şirketimiz aynı zamanda Amerika, Kanada, Filipinler, Ukrayna, Barbados adaları, Almanya, Hollanda, Dubai, Kuveyt ve Çin gibi birçok ülkeye ihraç yapan bir şirkettir. ALTINVADI “Doğadan başka kimsenin katkısı olmadı!” sloganıyla çıktığı yolda aynı zamanda organik tarıma verdiği destekle de kendi bölgesinde ön plana çıkmayı başarabilen ender firmalardan biridir. Ayrıca organik tarımın geliştirilip laik olduğu konuma getirme çaba ve çalışmalarımız her geçen gün artarak devam etmektedir. İsmimizin temizliği ve itibarımız en büyük hazinemiz olup aynı zamanda ticaretimizin pusulasıdır. ALTINVADİ AİLESİ