Milattan sonra 2.yy' dan itibaren Hıristiyanlık hızla Anadolu' da yayılmaya başlamış ilk öncüler ise Kapadokya yöresinde Roma hükümdarlarıyla büyük bir mücadeleye girişmiştir. Bu dönemde yoğun baskılar altında kalan hristiyan halk bölgenin coğrafi ve topoğrafik yapısını fırsat bilerek kendilerine rahatlıkla gizlenebilecekleri mağaralar ve ibadethaneler inşa etmişlerdir. Buralarda toplu halde ibadet ve eğitim çalışmalarını yürütmüşlerdir. Hristiyanlara karşı Roma baskısının artması halkın bu mağaralarda çok uzun zaman geçirmesine neden olmuştur. Bu durum bölge halkının kültürel ve ekonomik hayatını ve onların tüketim alışkanlıklarını ve yemek kültürlerini olumsuz etkilemiştir. İsevilerin Roma askerleri tarafından yakalanmak korkusu ile ateş yakamıyor olmaları yanlarında bulunan gıda maddelerini farklı şekillerde değerlendirmelerine sebep olmuştur. O dönemde ateşte pişirilmiş yemekler ve benzeri yiyecekler yerlerini ateşte pişmeyen yiyeceklere bırakmıştır. Et, baharat, bulgur vb. maddeler ateş olmaksızın birbirine katılıyor ve yoğruluyordu. İşte bu elde ettikleri yeni karışım günümüzde halkımızca çok sevilen ve çokça tüketilen etsiz çiğköftenin ilham kaynağıdır. KÖFTEDOKYA olarak yöremizin bu tarih¬sel olgusunu günyüzüne çıkartmak bu kültürel mirasa sahip çıkmak ve daha geniş kitlelere duyurarak hem ulusal hem uluslar arası bir değer haline dönüştürmek istiyoruz.