1981 yılında Adnan Çağlayan tarafından Ankara
Karşıyaka’da bakkal dükkanı olarak kurulan Çağlayan Gıda, bugün bakliyat
sektörünün öncü markalarından biri olan Damla Bakliyatın ilk temellerini
oluşturmuştur.
1983 yılının sonunda, Çağlayan Gıda ile bugünkü kurumsal şirket
kimliğine kavuşmuş, 1990 yılına kadar toptan gıda alanında faaliyetine devam
etmiştir. O yıllarda Türk toplumunun beslenme alışkanlıklarında ciddi bir
değişme meydana gelmiş, hijyen ve kaliteye daha fazla önem verilmiş, bununla birlikte
ambalajlı bakliyat ürünleri daha fazla tercih edilmeye başlanmıştır. Adnan ve
Mustafa kardeşler, pazarda ve tüketicilerin ihtiyaçlarında meydana gelen bu
değişim ve gelişmeleri erken fark ederek 1987 yılında ilk otomatik bakliyat
paketleme makinesini faaliyete geçirmiş, böylece toptan satışın yanında paketli
bakliyat üretimine de başlamıştır.
1990 yılında Gimat Toptancılar Sitesi’ne taşınarak
toptan gıda çalışmalarını tamamen bırakmış ve paketli bakliyat satışında ülke
geneline hizmet vermeye başlamıştır.
Bundan sonraki 10 yıllık süreçte, dünya tarımında
ve gıda sektöründe meydana gelen değişiklikleri yakından takip etmiş, artan
kapasite ve tüketici ihtiyacı doğrultusunda, 2003 yılında Kazan Sarayköy’de
20.000 metrekarelik açık alan ve 5.000 metrekarelik kapalı alan üzerine kurulu
Türkiye’nin ilk bakliyat paketleme tesisini hizmete açmıştır. Bu tesis son
teknolojik makinelerle donatılmış ve hijyenik şartlarda üretilen ürünler el
değmeden ambalajlanarak yerel market ve mağazaların yanı sıra, Bim, Carrefour,
Migros, Tansaş ve Metro gibi ulusal zincir mağazalarda da satışa sunulmuştur.
Bugün, Damla Bakliyat, ürettiği her bir ürün için
aynı kalite standardını koruyarak ve gelişen ve değişen teknolojiye ayak
uydurarak çalışmalarına aynı kararlılıkla devam etmektedir. Şirketin Genel
Müdür’ü Adnan Çağlayan ile Ankara Kazan’da faaliyet gösteren Damla Bakliyatın
fabrikasında bir araya geldik.
Biraz ürün
gamınızdan bahseder misiniz?
Ürün gamı pirinç ve bakliyat olarak ayrılıyor.
Türkiye’de pirinç ayrı tutuluyor. Pirincin, bulgurun ve mercimeğin çeşitleri
ürün portföyümüzde bulunuyor. Nohudun ve fasulyenin kalibreleri yörelere göre
değişkenlik gösteriyor. Mısır, aşurelik buğday ve barbunya gibi alt ürünlerimiz
bulunuyor. Çeşitleri olan ürünlerin ismi pilavlık bulgur, köftelik bulgur,
dermason fasulye, Selanik fasulye, sıra fasulye, İspanyol nohut, koçbaşı nohut,
Bafra pirinç, Trakya baldo pirinç, kırık pirinç, Osmancık pirinç gönen baldo
pirinç olarak sıralanıyor.
Tüketim
açısından nasıl sıralama yapabiliriz?
Türkiye’de %65 oranında pirinç tüketimi var. Son
yıllarda pirinçte hem tüketim hem de üretimde artış gözleniyor. Son yıllarda
bulgur tüketiminde ciddi artışlar görüyoruz. Bulgur tüketiminin artması sosyal
medya ve televizyonlar tarafından sağlandı. Son dönemde doktorların olumlu
yönde çok fazla açıklaması oldu. Bu açıklamalar insanları bakliyata
yönlendirdi. Eskiden evde bu ürünler çok tüketilmiyordu. Hanımlar evlerde nohut
veya fasulye gibi ürünlerin yapımı ile uğraşmak istemiyorlardı. Hem lifli hem
de proteini bol ürünler olduğu anlaşıldı. Bu nedenle bakliyat ürünlerinin
tüketiminde bir gerileme olmadı. Eskiden çok yaygın olmayan bir yemek türü
oluştu. Haşlanmış nohut veya fasulye gibi ürünler sıkça tüketilen yemekler
arasında yerini aldı. Haşlanmış bu ürünlere eklemeler yaparak hızlı bir şekilde
yemek üretilebiliyor.
Hangi
illerde ürünlere ulaşabiliyoruz?
Ağırlıklı olarak Ankara ve civarındaki illerde
hizmet veriyoruz. İç Anadolu Bölgesi’nde ürünlerimize tüketiciler ulaşım
sağlayabiliyor. Önceleri çok yaygın olarak çalışıyorduk. Bu çalışma sistemimizi
biraz değiştirmeye karar verdik. Yerel firmalar çok fazla fiyat kırdığı için artık
bazı noktalarda kar marjları çok düştü. Ayrıca nakliye ve hizmet kalemlerinde
çok ciddi artışlar oldu. Bizde kaliteden ödün vermemek adına daha iyi olduğumuz
İç Anadolu Bölgesinde ticaretimize ağırlık verme kararı aldık. Bazı zincir
marketler ile çalıştığımız için ürünlerimiz marketlerin dağıtım kanalları ile
İzmit’e kadar gitmektedir. Ağırlıklı olarak marketler üzerinden ticaret
yapıyoruz. Eskiden kurum marketleri vardı. Fiskobirlik gibi birçok kurumun
mağazaları vardı. Bu kurumlar daha sonra piyasadan çekildi. Biz bu satış noktalarının hepsine eskiden ürün
veriyorduk. A101, Bim ve Şok gibi marketler yaygınlaştığı için bu kurumlar
piyasadan çekildi. Şu anda Bim mağazaları ile çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Genel
anlamada bakliyat üretimini nasıl buluyorsunuz?
Bakliyat iklim şartlarına direkt olarak bağlı bir
üründür. Eskiden ürettiğimiz bakliyat bize yetiyordu. Bakliyatın bir kısmı da
ihraç ediliyordu. Geçtiğimiz on yılda bakliyat üretiminde çok fazla gerileme
oldu. Üretilen bakliyat artık iç tüketime yetmiyor. Artık bu ürünleri ülkemiz
ithal ediyor. Tüketmiş olduğumuz mercimeğin yüzde doksanı Kanada ve Amerika’dan
geliyor. Son üç yıldır nohudun yüzde altmışı yurt dışından geliyor. Fasulye
çoğu zaman iç tüketime yeterli gelebiliyor. Dönemsel olarak yüzde yirmi
civarlarında fasulye ithalatı yapılıyor. Türkiye’de yetişmeyen yada az
üretilen, direk ithal edilen şeker fasulye, horoz fasulye ve çalı fasulye gibi
ürünler var.
Bu ürünler
arasında nasıl farklılıklar var?
Herkes yöresinin ürünlerini tüketmeyi istiyor. Bu
ürünlerin tat ve pişirme süreleri farklı. Şimdi ben horoz fasulyeyi eve
götürürsem belki eşim yapmakta zorlanabilir. İlk seferde pişirme süresi
ayarlanamayabilir. Fakat ikinci seferde yemek yapan kişiler ürünü öğrenmiş
oluyor. Fasulyeler dışında bakliyatta bir farklılık yok. Örneğin mercimek her
yerde aynıdır. Yöreye veya ülkeye göre değişkenlik göstermez.
Yurt dışında
farklı pirinç türleri var. Bu pirinçler ülkemize giriş yapıyor mu?
1990’lı yıllarda basmati, jasmin, calrose, camolin
ve kıl pirinçler ülkemize giriş yaptı. Bu ürünler Türkiye’de çok rağbet
görmedi. Bazıları halen gelmeye devam ediyor. Ama hiç biri Türk pirincinin
yerini dolduramadı. Bu sorun her üründe karşımıza çıkıyor. Eskiden ülkemize Arjantin’den
pop corn mısır gelirdi. Mısırda çok talep görmedi. Devletimiz desteklediği için
şu anda mısır üretimi bize yetiyor. İki mısırı patlatıp tadına baktığınızda
ciddi farklılıklar ile karşılaşıyorsunuz.
İhracat
yapıyor musunuz?
Konteyner bazında Avrupa ülkelerine gönderim
yapıyoruz. Şu anda bizim sektörde yüzde yüz Türk malı olarak paketlenip giden
bir ürün yok. Yerli ürünlerimizin fiyat yapısı yurt dışı ile uyumlu değil. Burada
ki rakamlar yurt dışının üzerinde kaldığı için orada talep görmüyor. Bizde
sadece serbest bölge ihracatı yapılıyor. Örneğin Kanada gibi bölgelerden gemi
ile ürünler buraya geliyor. Serbest bölge üzerinden bu ürünler başka bir ülkeye
satılıyor. Burada satılan ürünler Türk ürünleri değil.